11 Kasım 2009 Çarşamba

Gelenek, Gelecek...




Kazanırken, Kaybetmek... Evet, bazı kazançlarımız aynı zamanda haberimiz olmadan bizden bir çok şeyi de götürdü. Maçı kazanmak adına Beşiktaş neler kaybetti, neleri kaçırdı...
Mesela, Geçen yılki şampiyonluk sonrasında birisi demişti, umarım önümüzdeki 5 yılı kaybettirmez gibisinden... Yada bazı kazanılan 3 puanlar...
Maddi götürüleri bir yana manevi götürüleri daha bi düşündürücü...
Geçen yıldı sanırım bir pankart vardı, ''Geleneğimiz, Geleceğimizdir.''
Gelenek, bugünlerde bir sakız haline gelen ve övündügümüz ''Beşiktaşlılık Duruşudur.'' Gelenek, Beşiktaş'ı ve Beşiktaşlılıgı yaşamaktır, yaşatmaktır. Bizlerin en büyük sermayesidir, kaynağıdır.. Bu kulüp binasında yaşanır, yaşanmalıdır, hernekadar şimdi yaşamasada, bir zamanlar oldugu gibi yaşamalıdır. Bu gelenek sahada da yaşar, yaşamalıdır, Baba Hakkı ile Şeref Bey'le, Yusuf'larla, Vedat'larla, MAF'larla yaşamıştır, şimdide yaşamalıdır. Ve aynı şekilde hiç olmadıgı kadar da bizlerce, Beşiktaş'ın sahipleriyce yaşar, yaşamalıdır, yaşayacaktır...
Bunca zamanca yaşayarak ve yaşatılarak bir duruş ortaya çıktı, gurur kaynağı oluştu bu gelenek sayesinde, ve bu gelenek gelecek oldu...
Şimdi bu geleneği hissetmeden, anlamadan, anlayamadan gelecek adına birşeyler beklemenin hiç anlamı yoktur...

Geleneğimiz Onurumuz, Gururumuz...
Geleneğimiz Geleceğimizdir...

10 Kasım 2009 Salı

Tik-Tak



bir senenin kiymetini sinifta kalan bilir.
bir ayin kiymetini erken doguran kadin bilir.
bir haftanin kiymetini dergi cikartan bilir.
bir saatin kiymetini sevgilisini ugurlamak uzere peronda oturan bilir.
bir dakikanin kiymetini ucagini kaciran,
bir saniyenin kiymetini olumden son anda kurtulan,
bir salisenin kiymetini gumus madalya alan bilir...
.....
....
...
..
.

Bugün uyanınca da acaba şuan 2002 mi dedim kendime, 2009 a kadar rüya mı gördüm acaba dedim, olabilirmiydi böyle birşey.. keşke olsaydı... sonra düşündüm neler oldu 7 yılda, bunların hepside rüya degildir herhalde dedim, olmadı çoktan uyanmışız da kalkmışız...

Bazen SİYAH Bazen BEYAZ




Yine ara vermiştim ve bu defa belkide son düdügü çalmıştım..
Artık ne ben ne de takım yazmaya, konuşmaya teşvik edecek bir harekette bulunmuyordu..
Okul ve kurs köşelerine birde sınavlar eklenince köşe kapmaca daha da zor olmuştu.. Ve sınavların bitmesine 3 kala gelen hastalıkla beraber F.Kısaparmak ın şarkıda söyledigi gibi Hayat Yine Bana Yalan Söyledi..
Bazı şeyler için sadece istemek, çalışmak, ugraşmak, hayal etmek vs vs yetmiyor.. Kısacası olmayınca olmuyor. Ve daha önceleri oldugu gibi oyunun en kritik anlarında golü yiyen ben oluyordum. Tıpkı Beşiktaş'ım gibi..
4 yıl öncesini hatta aynı zamanda 7 yıl öncesini tekrar yaşamış gibi oldum..

Şimdi zor olsa da yaşiyoruz..
KADER' de Bekir'in dedigi gibi, ''yolu yok çekeceksin, isyan etmenin faydası yok. kaderin böyle. yol belli. ey başını usul usul yürü şimdi.''
Bir yere gidip gelelim dedik yola ciktik gidiyoruz dedik ama bi anda yağmuru yedik..Yürümeye devam.! Yağmur altı ıslanaraktan devam etsekte...
Yine de seviyorum yağmuru ve ıslanmayı.. Beyaz'ın yanında Siyah'ı da sevdigimiz gibi. Fakat az da olsa kızmıyor değilim...

Adam Adama Beşiktaş'ı ve futbolu konuşur yazardık.. Dün aklıma geldi yazmaya ve yazdırmaya dair Beşiktaşım heyacanımı hareketlendirmeyince, normal muhabbetimizide yapalım dedim.. Hem Güzel insanlara sevgilerimizi saygılarımızı iletmeyi unutmuş olmayız..

Zaten bu aralar aklıma neler gelmiyorki..
Mesela geçen gün Oktay neden çocuklar gibi aglamıştı. Serdar ve Oktay'ın atarlı giderli basın toplantıları falan. Ve takım otobüsünden inerken oktay ın koluna Ertuğrul girmişti diye aklıma geldi.

Şifo geldi aklıma. 100. golünü attığında futbol toplarıyla çektirdigi fotoğraf.

Ve bir soguk gecenin pazar sabahında ben kalkmadan önce hazırlanmış olan kahvaltı sofrasına çagırılmak, TRT deki kızıldereli ya da kovboy filmi eşliginde çayı yudumlamak geldi..


Neyse şimdilik bu kadar...

Devam...